İsrail’in savaşları 2: 6 Gün Savaşı: İsrail'in fiili işgalinin başlangıcı

Mısır Süveyş Kanalı’nı devletleştirince, emperyalizm İsrail’e saldırı emri verdi. Savaş Filistin’deki fiili işgali başlattı ve tüm dengeleri değiştirdi.

ogün eratalay

5-10 Haziran 1967 tarihleri arasında yaşanan 6 Gün Savaşı’nın ardından İsrail, Suriye’den Golan Tepeleri’ni, Ürdün’den Batı Şeria ve Doğu Kudüs’ü, Mısır’dan da Sina Yarımadası’nı ve Gazze Şeridi’ni ele geçirmiştir. 

1967 yılına gelindiğinde Ortadoğu bölgesinde siyasi atmosfer İsrail’in ilk kurulduğu 1948 yılından farklıdır. Mısır’da Cemal Abdülnasır (yaygın kullanımıyla Nasır) 1952 yılındaki Mısır Devrimi’yle beraber siyaset sahnesine çıkmış, 1954 yılında Müslüman Kardeşler tarafından girişilen başarısız suikastın ardından yoğun bir tasfiye yapmış ve 1956 yılında devlet başkanı olmuştur. 

Nasır, Soğuk Savaş’ın hakim olduğu küresel siyaset sahnesinde sosyalist olmasa da sosyalizan açılımlar yapmaya çalışmış, Arap dünyasında önemli ağırlığı olan köktendinci akımlarla mücadele etmiştir. Aynı dönemde Suriye’de 8 Mart 1963 yılında iktidara Arap Sosyalist Baas Partisi’nin Suriye kolu gelmiştir. Savaşın yaşandığı dönemde partinin lideri Salah Cedid’dir. Ürdün’deyse 1952 yılında başa geçmiş olan Kral Hüseyin (1935-1999) vardır. Toprakları içinde binlerce Filistinli mülteciyi barındıran Ürdün, İsrail’le sürekli savaşsa da 6 Gün savaşlarındaki yenilgiyle beraber İsrail’le anlaşma yollarını aramış, Filistinli direniş örgütlerini ülkesinden atmış ve sonunda 1994 yılında İsrail’le barış anlaşması imzalamıştır.

1956 yılında Süveyş Kanalı’nı devletleştirme kararının ardından İngiltere ve Fransa’nın desteklediği İsrail’in saldırısına maruz kalan Mısır, Sovyetler Birliği’nin nükleer müdahale tehdidi ve sonrasında ABD’nin İngiltere’den desteğini çekmesinin ardından siyasi olarak galip gelmiş, kanaldaki egemenliği uluslararası kamuoyu tarafından tanınmıştır. Özellikle Afrika ve Güneydoğu Asya’daki sömürgelerdeki bağımsızlık savaşlarından dolayı sıkışan ve Sovyet etkisini geriletme peşinde olan emperyalizm yine İsrail eliyle bölgeye müdahale etmiştir. Mısır ve Suriye’deki silahlanmayı gerekçe gösteren İsrail, emperyalist hiyerarşide artık İngiltere’nin elinden zirveyi almış olan ABD’nin verdiği onayla Mısır’a saldırır. 

Saldırının resmî gerekçesi Akabe Körfezi’ndeki Tiran Boğazı’ndan İsrail gemilerine geçiş izni verilmemesidir ancak dönemin Birleşmiş Milletler kaynaklarına bakıldığında bu bölgenin İsrail gemileri tarafından zaten yıllardır kullanılmadığı görülmektedir. 

Savaş önce Sina cephesinde İsrail-Mısır arasında, sonra Batı Şeria’da İsrail-Ürdün arasında ve son olarak da Golan Tepeleri'nde İsrail-Suriye arasında yaşanır. Oldukça güçlü bir hava ve kara gücüne sahip olan Mısır, İsrail’in beklenmedik şekilde 5 Haziran 1967 tarihinde yoğun bir hava saldırısıyla başlattığı taarruza hazırlıksız yakalanır. İsrail hava kuvvetlerinin ilk saldırısı sırasında Mısır Hava Kuvvetleri’ne bağlı savaş uçaklarının büyük bir çoğunluğu yerde imha edilir. Hava desteğinden mahrum kalan Mısır kara kuvvetleri, İsrail zırhlı birliklerinin hava desteğiyle Sina Yarımadası’nda yaptığı çevirme harekâtına karşı koyamaz ve ağır bir yenilgi alır. 

Batı Şeria cephesinde ise Mısır ile müttefik konumunda bulunan Ürdün, İsrail saldırıları karşısında Filistin topraklarından çekilir ve Batı Şeria’nın tamamı ve kutsal yerleşim yerleri İsrail tarafından direnişle karşılaşılmadan alınır. Savaşın ilk günlerinde taarruza geçmeyen Suriye birlikleri harekâtın beşinci gününde saldırıya geçse de İsrail Ordusu zorlu bir muharebenin ardından bölgeye hakim konumdaki Golan Tepeleri’ni ele geçirir. 

6 Gün Savaşı sırasında İsrail ordusundaki çok sayıda komutan cephede kendisini gösterdikten sonra siyasete girmiştir. Bunlar arasında Moşe Dayan, İzak Rabin, Ezer Weizman ve Ariel Şaron sayılabilir. Savaşın ardından İsrail bugün hala çözüme ulaştırılmayı bekleyen bir işgal harekâtını tamamlamış, Filistin topraklarını ele geçirmiştir. 

Savaş sırasında İsrail ordusu Sina Yarımadası'nda görev yapan Birleşmiş Milletler Barış Gücü’ne ait askerleri (1 Brezilyalı ve 14 Hintli asker) bombardımanda öldürmüş, yine savaşın dördüncü gününde Mısır’ın El-Ariş kenti açıklarında istihbarat görevi yapan ABD’ye ait USS Liberty savaş gemisi İsrail savaş uçaklarının saldırısına uğramış ve ağır yara alan gemide 34 denizci ölmüş, 171 kişi de yaralanmıştır. İsrail geminin Mısır’a ait olduğu sanıldığını ileri sürüp özür dilese de ABD’li yetkililer geminin ABD bandırasına sahip olduğunun İsrail’e bildirilmiş olduğunda ısrarcı olmuştur. 

Savaşın ardından bölgedeki güç dengeleri değişmiş, Filistin meselesi farklı bir aşamaya geçmiştir. Filistin direniş örgütleri İsrail’in geleneksel yollarla yenilmeyeceğinden hareketle gerilla savaşına ağırlık vermiştir. İsrail’in kesin bir zafer kazanması küresel Yahudi sermayesinin desteğiyle İsrail’e yoğun bir göç yaşanmasına ve maddi destek verilmesine yol açmıştır. İsrail’in içinde de siyonist akımlar ve köktendinci hareketler güçlenmiştir. İsrail’in işgal ettiği toprakların geri alınması sürekli gündemde olacak ve 1973 Yom Kippur Savaşı’na yol açacaktır.