İki amaçta da evrensel yeterlilikten ve yetkinlikten söz edilirken evrensel değerlerden söz edilmemesi, üzerinde durulması gereken bir durum oluyor.

Eğitim Bakanlığı'nın 2024-2028 Stratejik Planı!

Bu stratejik plan kitapçığı, kapak sayfasından sonra sırasıyla Atatürk’ün resmini içeren, Cumhurbaşkanı’nın resmi ile “Eğitim, akademik başarı yanında akıl, kalp ve ruh bütünlüğü olan nesiller yetiştirme çabasıdır” ifadesi olan ve bakan Y. Tekin’in ‘Sunuş’ yazısı bulunan sayfalar geliyor. Planın ana gövdesini ise, I) Stratejik Plan Hazırlık Süreci, II) Durum Analizi, III) Geleceğe Bakış, IV) Maliyetlendirme ve V) İzleme ve Değerlendirme’ bölümleri oluşturuyor. 

II. bölümün kurumsal tarihçe kısmında, Osmanlıdaki eğitim hakkında cumhuriyet eğitiminden daha fazla bilgi veriliyor. Bu bölümdeki paydaş analizi kısmında, ‘Cumhurbaşkanlığı, sivil toplum kuruluşları, genel ve özel bütçeli kuruluşlar, uluslararası kuruluşlar, üniversiteler ve veliler dış paydaş; öğrenciler ve çalışanları ile bakanlıktaki hizmet birimleri ise iç paydaş’ olarak gösteriliyor. Ancak bütün karar ve uygulamalarını Cumhurbaşkanı’nın direktifleri doğrultusunda gerçekleştiren bakanlığın bu makama dış paydaş demesi gerçekçi bir yaklaşım olmuyor. Ayrıca tarikatları bile sivil toplum kuruluşu sayan, önüne gelen tarikat niteliğindeki dernek ve vakıflarla işbirliği yapan ve laik eğitimi savunan kuruluşlara düşman gözüyle bakan bakanlığın bu paydaşa ‘yandaş sivil toplum kuruluşları’ adını verip dış paydaş değil ‘iç paydaş’ demesi gerekiyor. Bu paydaşın yandaş paydaş olduğu, bakanlığın bu kesim üzerinde uyguladığı anket sonuçlarından da belli oluyor: Anket sonuçlarına göre bu paydaş, “öğretmenlerin kişisel ve mesleki gelişimleri, Eğitim Bilişim Ağının niteliği, dijital eğitim içerikleri, öğrenci devamsızlığının azaltılmasına yönelik faaliyetler, okul yöneticilerinin mesleki yeterlilikleri” gibi sorunları dile getiriyor!

Yandaşlardan beklenileceği gibi bu paydaş, eğitim sisteminin laik ve bilimsellikten uzaklaşarak piyasalaşıp gericileşmesi, seçme sınavları, tarikatlarla işbirliği, okula aç giden çocuklar gibi temel sorunlara değinmiyor! Bu paydaş eğitimin can alıcı konularına değinmeyince, iç paydaşların bu tür sorunlara değinmesi hiç beklenmiyor. Bu bağlamda, imamlarını derslere soktuğu ve yoğun işbirliği içinde olduğu diyaneti de dış paydaş değil iç paydaş sayması gerekiyor. Esasında ister dış ister iç paydaş densin, uluslararası kuruluşlar dışında tüm paydaşların iç paydaş nitelinde olduğu biliniyor. 

II. bölümün kuruluş iş analizi kısmında, bakanlık yapısı açıklanıp teknolojik, mali ve insan kaynaklarına değiniliyor. Bu kısımda Tablo 8’de bakanlık birimlerinde çalışanların öğrenim düzeyi ve cinsiyetlerine göre sayısal dağılım veriliyor. Aşağıdaki Çizelge 1’de ise dört temel birimde çalışanların öğrenim durumları özetleniyor. Bakanlık birimlerinde çalışanlar içinde ön lisans ya da daha düşük öğrenim düzeyine sahip olanların sayısı 66 bini geçiyor. Bakanlık çalışanları içinde doktora alanı dışında kalan alanlarda kadınların çoğunlukta olduğu (628.125) görülüyor. Ancak bu belgede, lisans ya da lisansüstü derecesi olmadığı halde öğretmenlik yapanlar ile öğretmenlik sertifikası olmadığı halde öğretmenlik yapanların sayıları verilmiyor. Bakanlık birimlerinde çalışanlar içinde lisansüstü öğrenim görmüşlerin sayısı dikkat çekiyor. Dikkat çektiği ölçüde de, bu kadar lisansüstü öğrenim görmüş kişinin çalıştığı bakanlığın günümüzdeki hali insanı derinden düşündürüyor. Bir yerlerde yanlışlık olduğu anlaşılıyor! 

Bu bölümde, PESTLE (politik, ekonomik, sosyokültürel, teknolojik, yasal ve ekolojik) ve ‘GZFT (Güçlü Yönler, Zayıf Yönler, Fırsatlar ve Tehditler)’ analizleri yapılıyor. Bu analizlerin ne denli ciddiyetle yapıldığı planda,  

  • Öğrencilerin çok yönlü bütüncül gelişimini destekleyecek müfredat geliştirme sürecinin varlığı; 
  • Okul sağlığı ve güvenliği ile iş sağlığına ilişkin çalışmalar;
  • Çalışanların iş doyumu, motivasyon ve örgütsel bağlılık düzeylerinin yüksek olması;
  • Kurumsallaşmış istişare kültürü; 
  • Türkçe ve Türk Kültürü’nün yaygınlaştırılması

konularının sistemin güçlü yanları olarak gösterilmesinden belli oluyor!

II. bölümün tespitler ve ihtiyaçların belirlenmesi kısmında da, 

  • Eğitim kurumu standartlarının güncel olmaması;
  • İlk ve ortaöğretim kurumları arası imkân ve başarı farklılıklarının olması;
  • Sosyal, kültürel, sanatsal ve sportif faaliyetlere özel eğitim ihtiyacı olan öğrencilerin yeterli düzeyde katılmaması;
  • Türkçe öğretilmesi ve Türk Kültürü’nün tanıtım, yayma ve koruma faaliyetlerinin yetersizliği

gibi sorunlara vurgu yapılıyor. Bu vurgular, esasında 22 yıldır sistemdeki eksikliklerin giderilmediğinin kanıtı oluyor.

III. bölümde vizyon ve misyon açıklamalarından sonra, ‘Fırsat eşitliği; Kültürel ve sanatsal duyarlılık; İnsan, toplum, bilim ve çevre duyarlılığı; Din, ahlak ve değerlere bağlılık; Hukuk ve adalet; Katılımcılık ve istişare kültürü; Tarafsızlık, hesap verebilirlik ve şeffaflık; Sorumluluk; Vatanseverlik; Liyakat’ konuları, planın temel değerleri olarak sunuluyor. Görüldüğü gibi bu temel değerler, AKP iktidarında alt-üst edilmiş değerleri içeriyor. İktidar Din, ahlak ve değerlere bağlılık konusuna önem veriyor görünse de, diyanetin akıl almaz fetvaları ile yolsuzlukların, gerçek dışı söylemlerin ve cinsel istismarın tavan yapması bu konudaki değerlerin de yok edildiğini gösteriyor. Birer sanat eseri olan Ayasofya ve Kariye müzelerinin yeniden camiye dönüştürülmesi ile tarihi kalıntılar üzerine inşaat izni verilmesi, dini, kültürel ve sanatsal duyarlılıkla bağdaşmıyor. Bu değerlerin tam da karşıtlarının geçerli olduğu günümüzde, strateji planının, gerçeklerden ne denli uzak olduğu belli oluyor. AKP iktidarında hazırlanmış tüm stratejik belgeler gibi, kapitalist dünyadan kopyalanmış süslü ve anlamlı ifadelerle dolu olan stratejik plan, bu ifadeler yıllardır yaşamakta olduğumuz gerçeklerle bağdaşmadığından ciddiye alınacak bir plan olamıyor.   

III. bölümde ilk ikisi ‘1)Temel eğitimde fırsat eşitliği ve eğitime erişimin sağlandığı, öğretim süreçleri ve eğitim ortamlarının etkin kullanıldığı bir ekosistem inşa ederek öğrencileri çağın gerektirdiği evrensel yeterliliklere sahip, millî ve manevi değerleri benimsemiş sağlıklı ve mutlu bireyler olarak yetiştirmek. 2) Çağın ihtiyaç duyduğu bilgi, beceri ve yetkinlikleri kazandıran, teknolojiyi üreten, tarih bilinci ve bilim aracılığıyla geleceği kurgulayan, nitelikli insan kaynağı yetiştiren, ekonomiye katkı sunan, değerleriyle bireyi hayata hazır kılan, empati ve nezaket kazandıran bir ortaöğretim yapısı ile öğrenciler yetiştirmek’ şeklinde olan yedi stratejik amaca yer veriliyor. Ancak amaç açıklamaları, yukarıda da değinildiği gibi 22 yıllık uygulamalarla örtüşmüyor. Üstelik iki amaçta da evrensel yeterlilikten ve yetkinlikten söz edilirken evrensel değerlerden söz edilmemesi, üzerinde durulması gereken bir durum oluyor. Öğrencilerin önemli bir bölümünün okula aç gittiği bilindiği halde onlara öğle yemeği vermekten kaçınanların amaç olarak ‘sağlıklı ve mutlu bireyler’den söz etmesi de, planın ciddiyetiyle ilişkili oluyor.  

[email protected]