Mükemmel Günler filmi hangi dünyayı anlatıyor?

İşçilerin dünyasına ‘mutluluk elçisi’ olarak gelen Hirayama yaralı bir ‘kahraman’dır. Film işçi sınıfının ne kadar sadeleşirse o kadar mutlu olabileceğini inanmasını bekler!

Sevgi Oymak

Mükemmel Günler ismiyle Türkçe’ye çevrilen ve yönetmenliğini Win Wenders’ın yaptığı Perfect Days (2023) filmi, Tokyo’da, umumi tuvaletleri temizleyerek yaşamını sürdüren bir adamın gündelik yaşamını konu ediniyor. Filmin ana karakteri Hirayama’yı canlandıran oyuncu Kôji Yakusho Cannes’da "En İyi Erkek Oyuncu" ödülü kazandı ve film Oscar’a aday gösterildi. 

Hirayama, evden kaçıp onda kalmaya gelen yeğeninin sorusu üzerine “bir dünyada bir sürü dünya olduğunu ve annesinin dünyası ile kendi dünyasının farklı olduğunu” söyler. Yeğeni de “Ya benim dünyam, ben hangi dünyadayım”? diye yanıtsız bırakılan bir soru sorar.

Sonraki sahnede, döküntü bir evin önünde, kızını almaya gelen kadın, kardeşi Hirayama’ya “Gerçekten tuvalet mi temizliyorsun?” der. Adam dik durmaya çalışarak başıyla onaylar. Sonra kadın arkasını dönerek, şoförü olan arabanın arka koltuğuna biner ve “kendi dünyasına” gider. 

Böylece filmin bir buçukuncu saatinden sonra, bu kısa sahneden, farklı dünyaların hangi dünyalar olduğunu anlarız. Tokyo’nun umumi tuvaletlerini temizleyen Hirayama, aslında varlıklı ailesini terk ederek tuvalet temizlemek gibi bir işe girmiştir. 

Bu dünyada, mükemmel gün ışığı, mükemmel ağaçları, parkları, emeğe karşılık sunulan teşekkürleri, mükemmel gülümseyişleri, güzel kitapları, güzel müzikleri ve iyi tasarlanmış tuvaletleri görürüz. Bunları izlerken üzerimize bir iyimserlik gelir, durağan sahnelerine rağmen kapılırız filme. Bu kaçılan dünya bir an ne kadar da güzel görünür, hiç sorun yok! Öyle ki tuvalet temizlemek gibi işlerden haz alınması bizi şaşırtmaz.. 

Win Wenders, Altyazı Dergisi'nin röportajında, filmi “Bugün nasıl yaşamalıyız”? sorusunun bir cevabı olarak yaptığını söyler.

Henri Lefebvre, “sanayi devriminin getirdiği teknik ilerleme ile birlikte temel ihtiyaç mallarının karşılanabiliyor olmasına karşın bolluk toplumunun  belirli bir kesim için geçerli olduğunu ve bu bolluğun bölüşümünde eşitsizlik olduğunu; beşeri bilimlerin de bu durumu meşrulaştırmakla uğraştığını söyler.” Sanat da bu meşrulaştırma uğraşısının dışında kalmaz. O nedenle bazen izleyicisine “nasıl yaşanacağının dersini” verir. Mutluluğun sırrının nerede olduğunu fısıldar. ‘Senin dünyan aslında mükemmel’, demesi için aramıza başka bir dünyadan kaçmış ve peygamber edasıyla gülümseyen bir elçi gönderir. Ama “başka bir dünya”dan geldiğinden midir, ‘elçilik görevi’ne fazla kaptırmasından mıdır nedir, işi biraz abartmıştır. 

Tercih edilebilir ya da yaparken hoşa giden işler ve yapılması zorunlu ama hoşa gitmeyebilen işler vardır. Bu zorunlu işleri yaparken mutlu olmayız ya da ondan haz almamız gerekmez. Ama garip bir şekilde Hirayama, işini kesintiye uğratan bir tuvalet kullanıcısı geldiğinde dahi, rahatsız olmak bir yana, yüzünde bir tebessüm oluşur. Film boyunca bu tebessümü sıkça görürüz ve bu kendiliğinden oluşan bir tebessümden ziyade “mutluluk oyunu”nun bir parçası gibidir. 

Ursula K. Le Guin’nin bilim kurgu romanı olan Mülksüzler’de zorunlu işler arasında olan kanalizasyon temizliği, bilim insanları dahil olmak üzere, tüm Anarres’lilerin katılmak zorunda oldukları rutin bir program dahilinde yapılır. Bu sevilen bir iş değildir, çok tabii olarak. Bundan haz almaz kimse, ama yapılması zorunludur ve yapılır. Bu nedenle kanalizasyon temizlerken kimsenin yüzünde bir gülümseme oluşmaz. Roman işin doğasıyla yüzleştirir ve sahte bir mutluluk tablosu çizmekten uzak durarak bunu bireysel mutluluk reçetelerinden biri haline getirmez; bu sağlıklı bir toplumun reçetesidir. Adil bir şekilde paylaşılan bir sorumluluktur ve dolayısıyla bir “haz oyunu”na dönüşmez. Bu da romana bir sahicilik kazandırır ve okuyucusunu, bu şekilde yapılan bir iş bölümüne ikna eder. 

Wenders’ın niyeti işçi sınıfına “nasıl yaşanır”ın dersini vermek olsa da, film onun niyetinin dışında, ait olduğu sınıfa uyum sağlayamayan ve muhtemelen varlıklı olmaktan ‘utanç duyan’ bir adamın hikayesidir. Bu okumaya göre Hirayama parçalanmış bir karakterdir ve yapmış olduğu tercih de bu parçalanmanın bir semptomudur. Zira bu derin sınıfsal çelişkinin olduğu dünyada zengin olmaktan utanılabilir. Neden olmasın? 

Hirayama’nın karakterine baktığımızda bu doğruya daha yakın bir okuma olarak görünüyor. O adeta bir tablonun içerisinde diğer şeylerle var olan biri ya da bir “şey” gibi; eşit düzlemde olmaya çabalıyor. Bankta oturan üzgün kadınla bakışması ve bu bakışmanın ötesine geçmemesi, onun yaşamında bir ilişkilenme biçimi; ama daha çok bir resme ait bir ilişkilenme biçimidir. Bu nedenle de parktaki ağaca ya da gün ışığına baktığı gibi bakar kadına. Bir fotoğraf ya da tablodaki gibi eşit bir düzlem ve boyutta... Bu ilişki düzeyi onun nezdinde önemli, çünkü diğer karşılaşmalarda da kısa bir bakışma ile, yan yana olan banklarda sessizce oturmaya devam eder ve bu şekilde onun varlığına olan saygısını sunar gibidir. Sevdiği kadın ile kurduğu bağın düzeyi de benzerdir ve bir 'an'ın içinde var olmaktan öteye gitmez. Sahip olmaya çalışmaz. Kadının eski kocası açıklama yapsa da aslında o soru sormaz. Dolayısıyla ilişkilenme biçimini ya da kurduğu bağları bütün türlerle eşit bir düzlemde kurmaya çabaladığını görürüz. Bu haliyle Hirayama gibi bir karakterin ait olduğu sınıfa uyum sağlayamadığı için kaçtığını düşünebiliriz. 

İşçilerin dünyasına ‘mutluluk elçisi’ olarak gelen Hirayama yaralı bir ‘kahraman’dır. Bu nedenle kolayca sevilir. Ama bu yaralı kahraman kaçtığı ‘huzursuz dünyanın’ nasıl huzur bulacağını gösterirken, onu ablasının dünyası ile karşı karşıya getirmemeye de özen gösterir ve böylece elçilik görevini yerine getirmiş olur! Özet olarak film işçi sınıfının bu farklı dünyaları kabul edip kendi dünyasına çekilerek, ne kadar sadeleşirse o kadar mutlu olabileceğini inanmasını bekler!  

Kaynakça
Lefebvre, H. (2020). Modern dünyada gündelik hayat .(I. Gürbüz, Çev.) Metis Yayınları.
Le Guin, U. (2017). Mülksüzler. (S. Sökmen, Çev.)  Metis Yayınları.
https://altyazi.net/soylesiler/wim-wenders-ile-mukemmel-gunler-uzerine-…