Hakan Fidan'dan 'Kıbrıs' çıkışı: 'İsrail lojistik üs yaptı, bu ateş seni beni bulur'

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, İsrail'in Kıbrıs Cumhuriyeti'ni lojistik üs olarak kullandığını belirterek, "Ortadoğu'da devam eden savaşlara taraf olduğunuzda o ateş gelir sizi de bulur" dedi.

Haber Merkezi

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Habertürk canlı yayınında dış politika gündemini değerlendirdi ve soruları yanıtladı.

İsrail'in Gazze'de sürdürdüğü savaşa değinen Fidan, İsrail'in Kıbrıs Cumhuriyeti'ni Gazze'ye yönelik operasyonlarda lojistik üs ilan ettiğini söyledi.

Ortadoğu'daki çatışmaların büyük bir savaşa ve başka aktörleri de içine çekmesinin söz konusu olduğunu belirten Fidan, Kıbrıs yönetimiyle alakalı Avrupalı aktörleri ve bölgesel aktörleri baştan beri uyardıklarını ifade etti.

Fidan, "Buranın operasyon merkezi haline dönmüş olması. Güney Kıbrıs Rum Kesimi'nin Gazze'ye yönelik operasyonlarda belli ülkeler tarafından üs olmasını istihbaratlarda sürekli görüyoruz. Bunu gündeme getirince birden bire lojistik üs ilan ettiler" diye konuştu.

Fidan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Oranın askeri üs olma özelliğini gizleyen faaliyet haline dönmesi olması. Ortadoğu'ya yönelik operasyonlar için kullanıyor olması Rum kesimi ve Yunanistan'a faydası olmaz. Ortadoğu'da devam eden savaşlara taraf olduğunuzda o ateş gelir sizi de bulur. Biz de aynı coğrafyadayız, gelir bizi de bulur. Bölge aktörlerinin şunu görmesi lazım. Orada ciddi askerileşme var. Onun önüne geçilmesi lazım. Buraya yönelik bir şey gelmesin."

'3. Dünya Savaşı' çıkışı: 'Bu senaryo ciddiye alınmalı'

Fidan'ın programdaki açıklamalarında en dikkat çeken kısımlardan biri de 3. Dünya Savaşı'nın çıkma ihtimaline işaret etmesi oldu.

İsrail'in Gazze'deki katliamları ve Rusya-Ukrayna savaşının 3. Dünya Savaşı'na yol açabileceğini söyleyen Fidan, "Dünya bu senaryoyu ciddiye almalı, böyle bir risk var" dedi. 

Rusya-Ukrayna açıklaması: 'Bu yaygınlaşmayı artık kaldıracak durumda değiliz'

Son dönemde dünyanın birçok yerinde temaslarda bulunduğunu söyleyen Fidan, İsviçre'de Ukrayna Barış Konferansı'na katıldığını hatırlattı.

Fidan, BRICS+ toplantısına katılmak üzere gittiği Rusya ziyaretinde de Moskova ve Nijniy Novgorod’ta temaslarda bulunduğunu, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Rus devlet sisteminde önemli birçok aktörle bir araya geldiğini anımsattı.

Erdoğan’ın ilerleyen günlerde Putin ile Kazakistan’da bir araya gelme ihtimalinin olduğuna işaret eden Fidan, Rusya'yla ilişkilerde şu anda özellikle Suriye, Ukrayna, ikili işbirliğinde enerji konuları, ticaret hacmiyle ilgili meseleler ve Rusya'daki Türk firmaların durumunun fevkalade önemli olduğunu vurguladı.

Fidan, Çin ve Rusya seyahati sırasında, savaş başka bir ülkeye sıçramasa da giderek savaş üzerinde dünyadaki bölünmenin arttığını gördüğünü aktararak, "Çin, Rusya, Kore, İran, bunlar artık bir diyalog partneri olmanın ötesinde artık dayanışmaya doğru, daha böyle yapısal bir ortaklığa doğru gidiyorlar. Tabii, bu aslında savaşın meydana getirdiği bir yaygınlaşma" diye konuştu.

Ukrayna konusunda özellikle barışın esas olduğunu ve bu noktada Rusya'nın duruş belirlemesi gerektiğine dair Türkiye’nin görüşlerini muhataplara ilettiklerini anlatan Fidan, sonrasında Putin'in Rus Dışişleri Bakanlığı'nda yaptığı bir görüşmede ülkesinin Ukrayna ile savaşını durdurmadaki şartlarını madde madde sıraladığını belirtti.

Fidan, Putin'in bu şartları dile getirmesinin önemli olduğuna değinerek, bu şartlar karşısında diğer tarafın da maddeler için "olur" ya da "olmaz" diyerek niyetini ortaya koyması gerektiğini dile getirdi.

Bakan Fidan, "21. yüzyıldayız, 500 binden fazla insanın öldüğü, bir ülkenin altyapısıyla üstyapısıyla yok olmak üzere olduğu, milyonlarca insanın yerinden edildiği ve savaşın Rusya'nın içine taşındığı bir durumdayız. Bu yaygınlaşmayı artık kaldıracak durumda değiliz" şeklinde konuştu.

'Bu kıvılcımla başka yerlere sıçrama imkanı var'

Fidan, Rusya ile Ukrayna arasında İstanbul'un müzakere sürecine dair zemin olup olmadığına ilişkin, her zaman müzakere süreci için bir zemin gördüğünü kaydederek, tarafların bu zemini kullanmak isteyip istemediğinin önemli olduğuna işaret etti.

Tarafların barışı, müzakereyi ve diyaloğu ilk dillendiren olarak pozisyonlarında hem karşı tarafa hem de kamuoylarına zayıflık göstermek istemediklerini aktaran Fidan, Avrupa ve ABD'de yapılacak seçim süreçlerinin de beklendiğini söyledi.

Rusya'nın nükleer silah da dahil her türlü silahı kullanma konusunda tereddütleri olmayacağını defaatle ifade ettiğini hatırlatan Fidan, savaş başladığında kullanılan silahlar ve menzillerle şimdi kullanılanlar karşılaştırıldığında çok ciddi bir metodik yayılmanın olduğuna dikkati çekti.

Fidan, Türkiye'nin savaşın başından itibaren bu konuda uyarıda bulunduğuna değinerek, "Savaş devam ettiği sürece bu risk devam edecek. Bundan kaçış yok. Çünkü her iki taraf da birbirine daha fazla hasar vermek için nitelikli daha farklı silahları, oyun değiştirici daha farklı yöntemleri kullanmak durumunda kalacaklar. Her şey devrede, dolayısıyla proxyler de devreye girdikten sonra bu kıvılcımla başka yerlere sıçrama imkanı var" dedi.

Esad'a yeni sitem: 'İsterdik ki çatışmasızlığı iyi değerlendirsin'

Suriye'deki son durumu da yorumlayan Fidan, "Suriye'yle ilgili esas itibarıyla Rusların da bizim tarafın da şu ana kadar başardığı en önemli şey, rejimle muhalifler arasındaki savaşın şu an itibarıyla devam etmiyor oluşu" dedi.

Rusya ve Türkiye'nin liderler düzeyinde vardığı mutabakat, yürütülen süreç ve formatların bunu mümkün kıldığını ve en büyük kazanımın da bu olduğunu öne süren Fidan, "Biz isterdik ki bu çatışmasızlık dönemini, sessizlik dönemini, Suriye rejimi akıllıca değerlendirsin. Anayasal sorunlarını gidermede, kendi muhalifleriyle barışmada, yurt dışına kaçmış, gitmiş, göçmüş milyonlarca insanı tekrar ülkesine geri getirmede ve ülkeyi yeniden yapıp ekonomisini canlandırmada bir fırsat olarak kullansın bunca yılı. Fakat biz buradan yeterince istifade edilmediğini görüyoruz" diye konuştu.

Fidan, Putin ve diğer meslektaşlarıyla yaptığı görüşmelerde bu konuların altını çizdiğine dikkati çekerek, şunları söyledi:

"Suriye'nin kendisi için yapması lazım bunu. Bölge için tabii ki biz kalkınma açısından önemli görüyoruz. Mültecilerin geri dönmesi açısından önemli görüyoruz. Biraz daha istikrare kavuşmuş, iktidarıyla, muhalefetiyle bütünleşik bir hale gelmiş Suriye'nin özellikle PKK terörüyle mücadelede daha etkin bir aktör olacağını düşünüyoruz. Dediğim gibi, Suriye'de Rusya'nın bulunuşu, İran'ın bulunuşu, İsrail'in sürekli operasyon yapıyor oluşu, çeşitli milis gruplarının bulunuşu, biraz daha meseleyi karmaşık hale getiriyor. Bu karmaşıklık içerisinde bizim kendi milli çıkarlarımızı koruyacak şekilde sürekli bir dinamik politika izlememiz önemli."

'BRICS'e katılım eksen kayması değil'

Fidan, Türkiye'nin BRICS'e katılmasını "eksen kayması" olarak görenler olduğunu ancak Türkiye'nin dış politikasında eksen kaymasını gündemden çıkaralı çok uzun zaman olduğunu, Türkiye'nin BRICS meselesine bakarken özellikle alternatif ekonomik platformların dünyada nasıl şekillendiğini çok yakından takip ettiğini ifade etti.

Bakan Fidan, BRICS'in G7'nin bir alternatifi olup olmadığına ilişkin soruya, "G7 daha fazla siyasi konuların, aynı stratejik hedefleri, aynı medeniyet alanını düşünen ülkelerin bir araya geldiği bir yer. BRICS ise biraz da o noktada ekonomik amaçlı başlamış bir platform, bir kural temelde yapısal bir hali yok" yanıtını verdi.

BRICS'in AB'ye göre bütün medeniyetleri, ırkları, dinleri içerisinde barındıran bir platform olduğunu dile getiren Fidan, platformun AB'de olduğu gibi yapısal hale getirildiğinde, kurumsal hale dönüştürüldüğünde ciddi fayda üretebileceğini anlattı.

Fidan, Türkiye'nin buradaki tutumunun, arayışının, diyaloglarının son derece normal olduğunun altını çizerek, Türkiye'nin BRICS üyesi ülkelerle ikili ilişkilerinin özellikle ekonomik alanda iyi düzeyde tutulmaya çalışıldığını söyledi.

Türkiye'nin dış ticaret hacminin en yüksek olduğu iki ülkenin Çin ve Rusya olduğunu belirten Fidan, Türkiye'nin BRICS üyesi ülkelerle görüşmeler ve müzakereler yaptığını ifade etti.